28 Temmuz 2015 Salı

Her Gün(David Levithan)Yorumu

Merhabalar! Yorum yazmayı özlemişim yahu.

Bugün resimden de görebileceğiniz gibi(ilk vloguma gönderme yaptım, kendi kendime espriler yapıyorum.) Bu herkesin ayıla bayıla okuduğu Her gün kitabını yorumluyorum.

Tanıtım yazısını da her zamanki gibi koymuyorum, kendim konusundan bahsedip yorumuma geçeceğim merak ettiklerinizi Pegasus'un internet sitesinden öğrenebilirsiniz.

Herkes kitabı okuyup o kadar beğenmişti ki, ben de Grey'i okuyacaktım ama Her Gün içimde kalınca, bana o mükemmel baskısıyla "BEBEK POPOSU GİBİYİM" diye bağırdı ve elim direk ona gitti.Yine sevdim onu, okşadım ve yine Pegasus'a şükrettim.Siz ne güzel baskı yapıyorsunuz yahu!

Böylece kitabı aldım elime ama bir yandan da umarım zor okunan bir kitap değildir diyorum, korkuyorum.Allahtan değildi, elime aldığım gün bitirdim galiba ya da ertesi gün.Çabuk okunan, dolu dolu bir kitaptı.Merak etmeye başladıysanız biraz konusundan bahsedeyim;

Ana karakterimizin adı A.(Ben olsaydım galiba X koyardım, ama karakterimiz Pretty Little Liars izliyor olabilir.)A'nın bir bedeni, hayatı yok.Her gün başka birinin bedeninde başka bir hayata uyanıyor (ama bu sadece onun yaşıtı olan 16 yaşındaki insanlar için geçerli tabii, karakterimiz 90 yaşında dedelerin bedeninde uyanmıyor.)Bedenine girdiği kişilerin hayatını değiştirmemeye çalışıyor, bir bağ kurmamaya çalışıyor ama bir gün Justin adlı bir çocuğun bedeninde uyandığında her şey değişiyor.(Bol "her" geçen bir yorumla sizlerleyim!) Rhiannon Justin'in kız arkadaşı, ve A istemeden de olsa, ne kadar imkansız da olsa ona bağlanıyor.

Böylece A ertesi gün uyandığı bedenlerde onu aramaya başlıyor fakat aynı zamanda insanların hayatında bir değişiklik yaparsa insanlarda şüphe uyandıracak, bu yüzden dikkatli olmak zorunda.

İşte böyle kafasını gömüp okuyabileceğiniz, manyak güzel bir kitap Her Gün.Daha önce herkesin beğendiği kitapları sevmediğim çok oldu ama Her Gün o kitaplardan biri olmadığı için çok mutluyum valla.

A çok inançlı bir karakter ve bir bedeni, yaşamı olmasa da bu kadar tutunmuş olması o kadar güzel bir şey ki, kalbim acıdı."Her gün başka birinin bedeninde olsam ne olurdu?" diye sorduğum zaman kendimden gerçekten cevap alamıyorum.Bir diyabet hastasının, insanlar tarafından dışlanan birinin,mazoşist birinin,maddi olarak çok zorluklar çeken birinin bir gününü yaşasaydım nasıl bir empati yeteneğim olurdu? Bunları gerçekten kendinize sormanız lazım, bu kitap aynı zamanda insanları anlamayı da anlatıyor.

Rhiannon karakteri hakkında ne düşüneceğimi pek bilmiyorum aslında.Öyle bayılmadım, ama nefret de etmedim çünkü yine kitabı okuduktan sonra empati manyağı olduğumdan dolayı "ben Rhiannon olsam ne yapardım?" ayaklarına girdim böylece iyice kafayı yemiş, hayal dünyasına adım atmış oldum ama yine de Rhiannon başka bir karakterde olsaydı, bu kitabı böyle sevmezdim diye düşünüyorum.Bir kusur arayamazdım galiba kitaptan, bu yüzden goodreads kullanmasam da puanlamamda 5 puanımı aldı.

Aslında, kitabın daha duygusal yazılabileceğini düşünüyorum ama o zaman da fazla mı depresif olurdu diye düşünmeden edemiyorum.A nasıl bir karakter ya? Siz olsaydınız bedenine girdiğiniz insanların hayatını bozmamaya dikkat eder miydiniz, yoksa atıyorum çok çok zengin birinin bedenindesiniz, istediğiniz her şeyi yapar mısınız ya da Matt Bomer'ın bedenindesiniz, işi gücü bırakıp çıplak aynaya mı bakarsınız? Ben umursamazdım galiba."Neden ben?" diye triplere girebilir ya da cevabını bulmak için bencillik yaparak bedeni öldürmeye falan çalışırdım bu yüzden biraz kötü niyet aramadım değil A'da.Ama yine de güzeldi, bu düşünceler benim saçmalıklarım, kusur bulma çabalarım ya da ne denirse.Ben daha bahane bulmadan kitabı çok çok sevdiğimi, herkese önerdiğimi söyleyerek bitireyim yorumu.Şimdiden iyi okumalar!

Read more…