19 Mart 2015 Perşembe

#4BTK -Kaçınılmaz l VLOG

İlk etkinliğimizden merhaba! İlk etkinlik,ilk kitap yorumu ve konuşmayı beceremediğim bir video daha...Umarım beğenirsiniz diyorum, facebook sayfamıza uğramayı unutmayın!(TIKTITTKTITITKTITK)
Hazırladığım alıntı görsellerini de sizlerle paylaşayım, gerçi sayfadan bakabilirsiniz ama:D





Kitabın fotoğraflarını paylaşmadan olur mu yahu? Çektiğim fotoğraflar;










Read more…

11 Mart 2015 Çarşamba

RULE (Jay Crownover) Yorumu

Bu aya baya güzel bir kitapla başladım diyebilirim:D Rule konusunu bildiğim ama pek ilginç bulmadığım için aceleye getirmediğim bir kitaptı.Ama kitaba bir başladım, ALLAHIM NEDEN BU KADAR GEÇ OKUDUM BEN BUNU?

Kitap adı üstünde Rule adlı çocuğu anlatıyor, aslında Rule'u nasıl tanımlarım pek bilmiyorum; en azından dış görünüşünden bahsedecek olursam kapaktaki temsili resimle pek bir alakası da yok...Piercing dolu, uçları mor,mohawk saçlı 1.90 boylu, herkesin dikkatini-kızların dememe gerek var mı bilmiyorum- çeken bir dövmeci.Valla dövmeler dışında benim pek tarzım olan erkek değildir, o yüzden dış görünüşüne bakmadan hayal ettim diyebilirim Rule'u.Yani nasıl diyeyim...Baya ilginç bir çocuk bu Rule.Anlamışsınızdır...

Read more…

8 Mart 2015 Pazar

GÖZLERİNDEKİ CANAVAR (J.M Darhower) Yorumu


Yine güzel mi güzel bir kitap okudum*gözlüklü emoji*

Öncelikle belirteyim, bu kitapla ilgili hiçbir kötü yoruma katılmıyorum.Çok atarlı olacak belki ama cidden böyle saçma düşünceleri kitabı okumadan bile anlayabilirsiniz.Bu yüzden bu konuyu uzatmaya gerek yok herhalde?

Ignazio Vitale acayip şekil bir adam ya.Sanırım Vitale başka şekilde tarif edilemez benim için.Yine böyle aşık olunacak bir tiple karşı karşıyayız...
Kız kararkter Karissa ise beni sinir etti cidden.Kızın ne hissettiği belli değil.Ama şöyle diyeyim, Naz'in ne hissettiği de belli değil ama adam Vitale yani...

Kitabın konusunu pek anlatamayacağım çünkü sırlarla dolu bir kitap bu, anlatırken spoiler vermekten acayip korkuyorum:D Bu yüzden sadece kitap hakkında düşüncelerimi yazacağım.

Karissa'nın Naz'e karşı hissettiği kararsızlık benim hoşuma gitti aslında.(Yukarıda deli olduğunu söyledi...)Fakat o "neden ben?" olayını bu kitapta da sevmedim.Cidden bu tarz şeyler söyleyen kızların acayip saçma olduğunu düşünüyorum ben ama yine de kız karakter bana öyle acayip derecede gıcıklık getirmedi.Buna kendim bile şaşırdım,çünkü bu tarz kitaplarda kız her zaman aptal oluyor.

Naz'in sırları...Ah ah.Kitap boyunca o "bomba" kısmı bekledim yemin ederim.Arkadaşıma soruyorum, "Bu adamın işi ne?" "Ne zaman öğreneceğiz yahu?" "EKŞIN İSTİYORUM" diye kız spoiler vermeyeceğim diye triplere girdi, ben ayrı triplere girdim.

Doğrusunu söylemek gerekirse kitap son sayfalarda patlıyor.Ben başlarda sıkılmıştım, ortalarda sardı ve sona kadar güzeldi.fakat ben sonlardaki gerçekleri öğrendiğimde öyle pek de şaşırmadım nedense...Sanırım kitaptan beklentim o kadar çoktu ki daha farklı şeyler bekliyordum.Ve şunu da söyleyeyim; arkadaşıma olayları tahmin ederken "Adam kızın babası mıymış?" bile dedim...

Kısacası çok güzel bir kitaptı.Yok  adam kızı öldürüyormuş, yok aralarında yirmi yaş fark varmış falan bence bu yorumlar hep dikkat çekmek için.Bunlar kurgu, yazar belli ki farklılık yaratmak istemiş ve bence yarattı da.Kitap normal yetişkin kitaplardan daha farklıydı ve benim sevme nedenlerimden ilki de bu.

Ayrıca ayraç,çeviri, baskı falan kusursuzdu bence.Yabancı Yayınları yine bir artı aldı benden.Kaçıncı bu yahu?

                              Puanım;



 Fazlalık ayraçlarla her zamanki gibi kitaplığımı süslemiş bulunuyorum jgkflds


Read more…

7 Mart 2015 Cumartesi

BLACKSTONE SERISI-Çırılçıplak,Senin İçin (Raine Miller)

Kitapları bitireli baya oldu ama yeni zaman buldum yorum yayınlamak için.Kitapları en iyi şekilde ifade etmeye çalışacağım, umarım içinizi aydınlatmış olurum;

Konudan biraz bahsetmek istiyorum öncelikle; Brynne üniversiteye giden bir kız, aynı zamanda nü modellik yapıyor.Bir gün bir sergideki fotoğrafı(ki bu Çırılçıplak'ın kapağındaki resim oluyor) Ethan James Blackstone adlı bir adam satın alıyor ve kitap böyle başlıyor.
Şöyle söyleyeyim, kitabın yazılış hikayesi acayip hoşuma gitmişti benim.Yazar başka bir kitabı için resim ararken kapaktaki bu resmi görmüş ve aklına böyle bir kitap yazmak gelmiş.İlham işte, ne zaman geleceği belli olmaz diyerek yazımdaki heyecanımı da belirtiyoruum:D

Birinci kitap 200 küsür sayfa olmasına rağmen Ethan Blackstone benim için tam bir afetti valla.Bir erkek karaktere bu kadar kısa sürede bağlanmamıştım.Adamın söylediği her şey gülümsetti beni, kitap boyunca sırıtıp durdum yani.Kız karakter Brynne ise karanlık bir geçmişe sahip diyebiliriz.Ona acıdım ama abarttığını da düşünmedim değil.Birinci kitapta en çok hoşuma giden yer tanışmaları, Ethan ve Brynne arasındaki konuşmalar oldu.Ve söyle diyeyim, heyecanlı bitiyor birinci kitap ve acayip derecede kısa bir sürede bitiyor.

Yani kısaca, birinci kitaba bayıldım ve ikinci kitabı okumak için baya bir hevese giriştim.
                             Puanım;
2. KİTAP, SENİN İÇİN

Birinci kitaba beş puan verdim...Peki ikinci kitap? Puanım kesinlikle beş olamaz çünkü bana göre tamamen geçiş kitabıydı.

Birinci kitabın sonundaki heyecan bu kitapta yoktu.Bu kitap erkek karakter Ethan'ın ağzından olduğu için acayip heyecanlıydım ama Ethan'ın bu kadar duygusal olduğunu bilmiyordum cidden ya.Bir adam ne kadar değişebilir bilmiyorum ama ben yazarın Ethan'ın duygularını acayip derecede abarttığını düşünüyorum.Belki garip bir tabir olacak ama adam kızın ayaklarına kapanacaktı resmen.
Tamam, seviyordur kapanır ayaklarına, bu tür erkeklere hep aşık oluruz ama birinci kitaptaki Ethan ile ikinci kitaptaki Ethan arasında dağlar var.
Bu kitap daha çok bilgi verici, aklımızdaki soruları yanıtlayıcı bir geçiş kitabıydı diye düşünüyorum bu yüzden 300 sayfaya yakın bir kitabı baya uzun bir sürede okudum.Çırılçıplak bir günde bitmişti, ama Senin İçin en az beş-altı gün sürdü.

Üçüncü kitabı da almayı düşünüyorum çıktığı zaman, çünkü ikinci kitabı sevmeme nedenim erkek ağzından anlatımın büyüyü bozması.Üçüncü kitapta aynı sorunun olacağını sanmıyorum çünkü ortada konuşulacak bir konu kalmadı.Yaşasın ekşın!

  Çooook üzülerek birinci kitabına bayıldığım bu serinin ikinci kitabına bu kadar düşük bir puan veriyorum, bence yazar çok daha güzel bir şekilde yazabilirdi bu kitabı, geçiştirilmiş gibiydi.
Kitap yorumlarım bunlar, fakat yayınevine de minnetlerimi sunmadan geçemeyeceğim.O mükemmel ayraçlar, basımlar, orjinal kapak,çeviri...Ki orjinal kapağın yazısı değiştirildiği açın ayrı minnettarım.Yabancı Yayınları favorilerimden kesinlikle.

Fotoğrafı da favori fotoğraflarımdan biri ilan ediyorum bu arada jhkglfd



Read more…

27 Şubat 2015 Cuma

Şubat Ayı Kitap Alışverişi l VLOG

Merhabalar, ikinci vlog ile burada olmaktayım.Bu ay internetten bir alışverişim oldu ve ayrıca bugün açılan CNR Kitap Fuarı'na gittim ve aldıklarımı sizlerle paylaşıyorum,



Eğer videoyu izlemek istemeyip aldıklarıma bakmak isterseniz;




Read more…

26 Şubat 2015 Perşembe

CINDER(Marissa Meyer) Yorumu

Bu sefer baya güzel, etkisinde kalacağım bir kitap okudum.Eminim bu kitabın yorumlarını okudunuz ama bir de ben yapayım dedim çünkü bence kesinlikle okumadıysanız alın okuyun:D

Kitabın içeriğinden bahsedeyim öncelikle;
Ana karakter Cinder, kendisi bir mekanik ustası.Sayborg, yani tamamen insan değil ve bu özelliğinden nefret ediyor.İnsanlar ondan uzak duruyor, üvey annesi tam bir felaket ve kendisinin tek bir arkadaşı var; Peony.Peony onun üvey kardeşi oluyor, imparatorun oğlu Prens Kai sendromunda ve olacak balo için oldukça heyecanlı... Etrafta veba salgını dolanıyor ve bu Cinder'ın kardeşi Peony'e ulaştığında asıl hikaye başlıyor.

Cinder acayip güzel bir karakter.Eli ve ayağı metalden, eldivenlerle bütünleşmiş ve onca şeye rağmen ayakta durmaya çalışıyor.Babası vebaya kapılan Prens'imiz Kai ise ayrı bir afet.Kitapta aşk okuduğum diğer kitaplara göre azdı ve alışık olmamama rağmen rahatsız olmadım.Fakat Kai sizi direk kendinize aşık eden tam bir centilmen!
Kai'nin ayrı sorunları var tabii.Kitap üçüncü ağızdan ama iki taraftaki olaylar da çok güzel ayrılmış.Okurken deli oldum, "mahvettin kitabı kaltak" falan diye bazı karakterlere sövdüm.Yani anlayacağınız gibi baya etkisinde kaldım ben bu kitabın.Ah aaaah...

Peki o güzel kapaklara ne demeli? Yahu fıstık gibi kapak var, siz bu kokuşmuş ayakkabılı fotoğrafı koymuşsunuz ya ben deli oldum sevgili Artemis.
Bir de şu parlaklı yazı? Yine mi dedirtti bana.Uyumsuz serisinde de aynı sorun vardı.Fıstık gibi baskı varken şekilli yapalım diyorsunuz yazılar siliniyor.Valla kitap, çeviri bu kadar mükemmelken şu kapaklara da bir çare bulunsa...(bekleyişlerden bahsetmiyorum bile)

Zaten hala yurtdışı baskılarına özeniyorum, bir de yazılar soyulmaya başlayınca acayip sinir oldum.Ne zaman vazgeçecekler bu şeylerden merak ediyorum...


Kitap hakkında söyleyebileceğim tek kötü söz var, o da okurken çok kafamın karışması.İlk 100 sayfa falan acayip zorlayıcıydı çünkü hiçbir şey anlamamıştım kitaptan.Ben mi malım diye sorgulamadım değil kendimi ama yine de devam ettim okumaya.İyi ki de etmişim.

İkinci kitabı beraber almamıştım, yarın da fuar var madem(EHEHEHEHEHEEEEH) Scarlet'ı almak lazım canım.Kendisi fuardan sonra okuma listemde ikinci kitap olarak yerini aldı:)

Puanım;
Şu Artemis'in minnak, nefret ettiğim baskısı ve kapağına bakalım;
Fark ettiyseniz yine oraya bir mum koymuş bulunmaktayım.



Read more…

23 Şubat 2015 Pazartesi

KÜTÜPHANECİ (Logan Belle) Yorumu

Merhabalar! Yine acayip gereksiz bir kitap okudum ve allah aşkına almayın diye yorum yayınlıyorum;
Öncelikle belirteyim, çok hafiften spoiler içeriyor bu yazı.

Kitap hep kütüphaneci olmak istemiş bu yüzden annesini bırakıp hayallerinin peşinden koşan bakire(buraya dikkat çekelim,bütün erotik kitaplar böyle değil mi?) Zooey Deschanel'a benzeyen bir kızı,Regina'yı anlatıyor.Bir gün komik bir şekilde Sebastian Barnes ile tanışıyor ve cinsel hayata bir adım atıyor.

Adam yine genel olarak zengin, yakışıklı ve dominant.Seksi kıyafetlere fetişi falan varmış gibi Regina'yı süsleyip püslemeyi seviyor.Fotoğrafçı, çok ünlü kişilerle çalışıyor.

Bu kitaba diyebileceğim en güzel cümle "okumasam da olurdu" olur sanırım, çünkü şöyle diyeyim kitap kötü değildi ama acayip derecede diğer kitaplara benziyor.

Ve allah aşkına, O KAPAK NE ARTEMİS?
Tamam, o saçma sapan parlaklı yazınızı
 falan koyuyorsunuz ama cidden pembe
 tüyler arasında bir kelepçe...


Orijinal kapağı sağda görüyorsunuz, tamam bayılmadım ama bu pembe parlaklı kapaktan bin kat daha güzel.Cidden şimdi düşünüyorum neden bu kitabı almışım ben diye? Çünkü kitap alırken kapaklara da bakıyorum.En azından içeriğine güvenmediklerime.

Şu "Bettie Page sunar..." olayı ise bana acayip saçma geldi.Kitabı almamın sebebi de Bettie Page'den ilham alınarak yazıldığı falandı...Ama her yerde bağıran o yazının kitaptaki tek olayı Sebastian'ın Regina'ya bir Bettie Page kitabı verip "al,oku" demesi.Kız kendini buluyor o kitapta tamam ama en azından benim beklediğim şey bu değildi.

Tamam, gülmeyin ama Regina denince benim aklıma Mean Girls geliyor yani.Gerçi kişisel ama...

Ayrıca kitap resmen yazım yanlışlarından oluşuyor.Kelime olsun, geçişler olsun acayip canımı sıktı benim.Yorum okumadan aldığım nadir kitaplardan ve bana tekrar yorum okumadan kitap almamam gerektiğini hatırlattı.

İngilizcesini okusam bu kadar nefret etmezdim sanırım ama cidden bu türde adam gibi kitap bulmak bu kadar zor mu olur ya...Sanırım favorimi Aspendos'un Havada serisinden kullanacağım ben.

Kitap ne kadar hak etmese de bu puanı, sıkıcı bir kitap olmadığı                    için puanım;


                 Fotoğraflar bile vasat oldu ya...

Read more…

21 Şubat 2015 Cumartesi

İlk Vlog! Kitap Önerileri

İlk vlog hayırlı olsun diyorum!(kendisi için) Baya klişe bir konu seçtim çünkü cidden bulamadım adam gibi bir şey.Yine de ne bileyim işte geçen alacak kitap arıyordum bir baktım, dedim ben de yapayım bari o yüzden ilk vlog böyle olsun diyorum iyi izlemeler:D
Gelecek video alışveriş konulu olacak sanırım, yine de önerilerinizi bekliyorum:3





Read more…

20 Şubat 2015 Cuma

TERSYÜZ (Amy Harmon) Yorumu



                               TERSYÜZ - Amy Harmon

Yorum için geç kaldım ama...

Bu kitaba acayip bir korkuyla başladım, çünkü arka kapağı okuyup(tıktık) kitabın tamamen savaşı anlattığını falan düşündüm.Bir süre almadım, sonra kafama esince alayım dedim ve iyi ki almışım diyorum.Kitaba,karakterlerine tek kelime ile bayıldım.

Ambrose Young iyi görünümlü bir güreşçi ve hayatını buna adamış.Fern ise tekerlekli sandalyeye mahkum edilmiş ve son yıllarını yaşayan kuzeni Bailey'i dünyası olarak gören, kızıl saçlı fakat "dikkat çekmeyen" çirkin bir kız.

Ambrose beş arkadaşıyla beraber savaşa gidiyor ve tek kişi dönüyor.Ama bambaşka bir yüz ile.

Fern ise çocukluk aşkı Ambrose'dan alıyor haberleri, artık güzel olan o fakat Ambrose'u o şekilde kabul ediyor.Tabii aynı şey Ambrose için geçerli değil.Okurken Ambrose'un cümlelerine bakıp sırtını sıvazlayasınız geliyor.Öyle aşık olunacak bir karakter ki kitabı bitirdikten sonra aklınızdan çıkaramıyorsunuz.

Bailey ise ayrı bir afet.Kendisinin yaşam enerjisine bakıp iç çekiyorsunuz.Kesinlikle kitapta en sevdiğim karakter oydu.Yeri geldi güldürdü yeri geldi ağlattı ama cidden abartmadan söylüyorum şu ana kadar okuduğum kitaplardan en sevdiğim karakterlerden biri oldu Bailey.

Kitabın başlarında sıkıldığımı kabul etmeliyim ama öyle güzel devam ediyor ki-özellikle ortalarda- kitabın başından ayrılamadım.Yine önyargıma yenildim ama kesinlikle pişman değilim:D 

Sanırım beni almaya yönelten bir de kapağıydı.Hele o Tersyüz yazısı? Aşık oldum cidden! Kapağın genel olarak tamamen kitabı anlattığını düşünüyorum ama biraz yanıltmalı sanki.

Çok güzel,kesinlikle herkesin okuması gereken bir kitap bence.

                              Puanım;






Read more…